LiZBON







Yokuşlu ve merdivenli sokakları, seramik kaplı evleri ve sarı tramvayı ile gezmesi çok keyifli bir şehirdeyiz arkadaşlar, bol bol yürümeye hazır olalım. Önce biraz Lizbon’un nasıl bir yer olduğunu anlatayım, sonra gezilecek yerlerden ve yapılacaklardan bahsedeyim. Vakit kısıtlı, ama Portekiz'e gitmişken en azından Lizbon ve Porto’yu gezelim, hatta Sintra’ya ve peri masallarına konu olabilecek Pena Palace’a da vakit ayıralım istedim. Altı gecemiz vardı bu seyahati planlarken. Lizbon’u 3 günde rahatlıkla gezersiniz ama biz 3 günde Porto’yu da gezmeyi başardık. Bizim seyahat tarihimiz 2-8 Ekim 2018 dönemini kapsıyordu.

Lizbon'u gezmeye Lisboa kart (3 günlük) havalimanından alarak işe başladık. Şehrin gezilecek en önemli bölgelerinin isimleri: Baixa, Chiado, Barrio Alto, Alfama ve Belem. Nostaljik bir toplu taşıma aracı içerisinde keyifli bir yolculuk yapmak isterseniz, 28 Nolu Tramvay‘a binebilirsiniz.
Sarı rengi ve ahşap ağırlıklı iç bölümüyle konuklarına eşine az rastlanır bir deneyim yaşatan tramvay, São Jorge Kalesi ile Bairro Alto arasındaki 10 kilometre uzunluğa sahip hatta hizmet veriyor.



Ticaret Meydanı ile Lizbon'u gezmeye başladık. Şehrin giriş kapısından geçerek Lizbon'un sadece yayalara açık alışveriş caddesi olan Rua Agusto'ya giriş yaptık.
Burası çok uzun bir cadde olmamakla birlikte bir ucunda Comercio Meydanı, diğer ucunda ise Rossi Meydanı var. Santa Justo Asansörü de bu yol üzerinde olup Baixa bölgesi ile Bairro Alto bölgesini birbirine bağlıyor. 

Santa Justa asansörü


Asansörün kulesi Neo-Gotik özellikte olup Eyfel kulesinin mimari Gustave Eiffel'in çırağı Raoul de Mesnier du Ponsard tarafından dizayn edilmiş.
Rue de Carmo ve Rue Garret Chiado semtin önemli iki alışveriş caddesi. Bu iki caddenin kesiştiği yerde Armazens do Chiado isimli bir alışveriş merkezi var.
Rossi Meydanindaki Mc Donalds'ın yakın olduğu köşeyi döndüğünüzde Lizbon'un meşhur vişne likörü Ginjinha'yi içebileceğiniz tarihi bir büfe var. Ginjinha içmeden Rossi Meydanından ayrılmamanız tavsiye olunur.




Bir turist olarak ilginizi çekebilecek yerlerden biri Baixa/Chiado bölgesi. Birçok turistik aktivite, restoran, kafe vs. bu bölgede bulunduğu gibi, konaklama açısından da öncelikli olarak tercih edebileceğiniz yerlerden biri burası. Biz bu bölgede konakladık. Hafiften Beyoğlu’nu andıran bu bölgede çeşitli alışveriş seçenekleri bulabilmeniz de mümkün. 

Gulbenkian Müzesi

Gulbenkian Müzesi de bu bölgede yer alıyor. Çok geniş bahçesi , antik sanat ağırlığı olan etkileyici bir müze. Müzenin sahibi İstanbul doğumlu Ermeni bir iş adamıymış.
Rue Garret üzerindeki"Cafe A Brasileira" önündeki Portekizli yazar Fernando Pessoa'nın heykeli önemli. Burada fotoğraf çektirmeden Lizbon'dan ayrılan pek kimse yok. Cafe19.yy dan beri hizmet veriyor.

Alfama

                                     

Biraz daha alternatif bir bölge kabul edilebilecek Alfama, ilk etapta Tarlabaşı’nın birazcık güzelleştirilmiş hali gibi izlenim yaratsa da, sokaklarında kaybolduğunuzda buranın şehrin en güzel bölgelerinden biri olduğunu fark edeceksiniz. En eski fado evi Parreinha da bu bölgede yer alır. Fado müziği kader anlamına gelmekte ve Portekiz' in ulusal müziği olarak bilinmektedir. Denizin hikayesini anlatır.
Kalenin etrafında şekillenmiş olan bu bölge, yaşanan büyük Lizbon depreminden en az hasar alan bölgesi olduğu için,eski Lizbon’u en iyi şekilde yansıttığı söyleniyor. 



Keşifler Anıtı


Merkezden biraz daha uzaklaşacak olursak, büyük ihtimalle öncelikli olarak Belem’i görmek isteyeceksiniz. Belem bölgesi Baixa’nın 5km batısında bulunan, nehir kıyısında turistik bir semt. Burayı çok detaylı gezmek istiyorsanız müzelerin ve yapıların içine girecekseniz tam gün ayırabilirsiniz. 




Portekiz’in ünlü kaşifi Vasco de Gama’ya adanmış Belem Kulesi hem mimari olarak gerçekten çok güzel, hem de Belem bölgesinde ilginizi çekebilecek Kaşifler Anıtı’na yürüme mesafesinde. İkisini bir arada görebilirsiniz.-Giriş 6 Euro. Lisboa Card dahilinde.– Eğer ikisiyle de ilgileniyorsanız Jeronimos Manastırı ve Belem Kulesi’ni kapsayan bir bilet de mevcut. Ücreti 12 Euro. Bu ikilinin içine Arkeloji Müzesi’nin eklenmiş versiyonu ise 16 Euro.

Belem Kulesi
Belem bölgesi merkezden uzakta olup,Ticaret Meydanı'ndan 15 no.lu tramvayla binerek yarım saatlik bir sürede gidebilirsiniz. Turistlerin yoğun ilgi gösterdikleri bu bölgede,Belem Kulesi,Kaşifler Anıtı ve Jeronimos Manastırı yer alır. 
Jeronimos Manastırı,Vasco de Gama'nın Hindistan seferinden dönüşü adına yapılmış görkemli bir manastır. Unesco Dünya Mirası listesinde. İnşaat masrafları Hindistan'dan getirilen baharatlardan elde edilen gelirle karşılanmış olup,inşaatı 72 yıl sürmüş.Manastırın yanındaki kilisede Vasco de Gama'nın ve başka kaşiflerin mezarlarını da görebilirsiniz. Bu bölgede yer alan Belem Pastanesini ziyaret edip,Pastel de  nata yemeyi unutmayın. 


Jeronimos Manastırı

SİNTRA 

Ulusal Sarayı, Sintra'nın Old town bölgesinde, tarihi 10.yy a kadar uzanan bir yapıdır.16.yy dan itibaren 1880 yılına kadar kraliyet ailesi tarafından yazlık saray olarak kullanılmış olup,1910 yılında da, Portekiz Cumhuriyetinin ilanından sonra ulusal varlık listesine alınmış ve sonraki yıllarda da müzeye dönüştürülmüştür.


                  Sintra


Sintra’ya ulaşımın en kolay yolu, Lizbon’un merkezindeki “Rossio Tren İstasyonu'ndan” kalkan trenlere binmek. Trenler her 20 ya da 30 dakikada bir kalkıyorlar ve gidiş dönüş 
fiyatı 4.10 euro. Biletler,istasyondaki makinalardan ya da gişeden alınabiliyor. 
Tren istasyonundan çıkınca sağ tarafta otobüs durakları var.434 no.lu otobüse binin. Pena parkının alt kapısında inin. Parkın kapısında sarayın biletleri satılıyor. Pena sarayı, parkın tepe noktasında ve yolu dik.15 dak.da bir servis yapan araba ile çıkabilirsiniz. 
Sintra, yüksek tepelerin ortasına kurulmuş dağların arasında gizlenmiş gizemli bir yer.
Öyle değerli yapılar barındırıyor ki UNESCO kültür mirası listesinde yer alan bu yer Lizbon’a trenle sadece 40 dakikalık uzaklıkta Sintra bize unutulmaz bir gün yaşattı. Sokaklarında dolaşırken kendimi  masal dünyasınının  bir kahramanı gibi hissettim.


Pena Sarayı

CASCAİS


Cascais  Sahili

Cascais'e gitmek icin;Sintra'ya gitmek icin bindiğimiz otobüs durağından 403 no.lu otobüse bindik. Bileti şöför veriyor. Cascais'i Bodrum'a benzettim.
Sayfiye yeri. Biz Ekim ayında gittiğimiz için çok kalabalık değildi. Tren istasyonu kıyıya yakın olup dönüşü trenle yaptık.

Görülecek yerler:
  • Boca do Inferno
  • Cascais Old Town
  • Museu Condes de Castro Guimarães
  • Marina de Cascais
  • Cascais Citadel


Burada "Sardinhas Assadas"ızgara sardalya yedik. Nefisti. Cascais’in hemen merkezinde bulunan kale Cascais Marinası’nın hemen arkasında yer alıyor. Halen içerisinde bulunan saray Portekiz Cumhurbaşkanı’nın ve davetlilerinin de resmi ikametgahı olarak kullanılıyor.
Kale 1490 yılında Lisbon’a yönelik olabilecek istilalara karşı Kral John II tarafından inşa ettirilmiş. Kalenin inşasından sonra da bölge güvenli hale gelince Cascais bir balıkçı kasabası haline gelmiş.
Cascais turunuza Cehennem Ağzı anlamına gelen Boca do Inferno bölgesinden başlayabilirsiniz. Bölgede okyanus dalgalarının sesleri eşliğinde keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Şehir merkezine doğru gittiğinizde bölgede kurulu olan yerel pazarı gezebilirsiniz. Cascais’in masa örtüleri meşhur. Ben 2018 yılında buradan bir masa örtüsü aldım. Halen kullanmaktayım. Buradan masa örtüsü almanızı tavsiye ederim. 
Cascais tatiliniz sırasında İrlandalı bir tüccar tarafından inşa edilen şehrin sembol evi Casa de Santa Maria’ı, 1490’da istilalara karşı koruma amaçlı yapılmış Cidadela Kalesi’ni, kalenin önündeki Cascais Marina’sını ve halk plajı ve Cascais Belediye binasının yer aldığı Belediye Meydanı’nı da görmelisiniz. 










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder