Mart 2019 ayının 16. günü oğlumun ısrarıyla Marsilya'ya gidiş-dönüş uçak bileti aldık. Pegasus hava yolları terminal 2 ye indi. Bavulumuzu aldıktan sonra terminal 2 den terminal 1'e doğru giderken sol tarafta St. Charles train station' a giden otobüslerin kalktığını gördük. Bu otobüslere binerek ( kişi başı 8 euro,gidiş-dönüş fiyatı 13 euro civarındaydı) şehir merkezine ulaştık. St Charles tren Garı şehrin merkezinde olup, bir çok Fransız filmine ev sahipliği yapmıştır. Tren istasyonundan şehre ulaşmak için yüksek merdivenlerden indik. Şehir kalabalık ve her ülkeden insanların olduğu kozmopolit bir kent görüntüsünde idi. Marsilya farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş tipik bir Akdeniz şehri. Tarihi limanı, renkli caddeleri, sizi yüzyıllar öncesine götürecek yapılarıyla Marsilya’da farklı bir tat bulabilirsiniz.Eğer seyahatinizi ayın ilk Pazar’ına denk getirirseniz neredeyse tüm müzelere ücretsiz girebilirsiniz. Normal zamanlarda da müze ve katedraller ya ücretsiz ya da makul fiyatlarda. Biz gezimiz boyunca nadiren toplu taşıma kullandık. Yürüyerek şehir merkezinde her yere ulaşabilirsiniz.
Akdeniz’in en büyük ticari limanına sahip olan, Korsikalı göçmenleriyle tanınan,sofralarından deniz ürünleri eksik olmayan,sarı binaların olduğu bu kent bugün Fransa’nın en kalabalık şehirlerinden biri haline gelmiş. Eski bir liman olan meşhur Vieux Port şehrin en merkezi ve en sosyal yerlerinden birisi. Viex port'un ortasında kocaman bir ayna var. Ayna tam tepenizde yer alıyor. Öğle vakitleri Marsilya’nın telaşlı saatleri olarak gözümüze çarpıyor. Bu saatlerde hava güneşli ise restoranların önünde oturacak yer bulamazsınız. Kent sakinleri için saat 12’den 14'e kadar önemliymiş çünkü o saatlerde çalışmayıp, tatil yapıyorlarmış.Bozulmamış tarihi yapısı, dar sokakları, çeşmeleriyle gün boyu dolaşmaktan zevk aldığımız Marsilya'da iki gün geçirmeyi planladık. 2013 yılında Avrupa Kültür Başkenti ünvanını almış bir şehri ve çevresini tanımak beni çok heyecanlandırdı. Seyahatimiz süresince hava çok güzeldi, insanlar çok yardımseverdi.

Burada, beni en çok etkileyen bölge Le Painer bölgesi oldu. Vieux Port'tan sonra limanın sol tarafında kalan ve trafiğe kapalı olan bir bölge. Le Painer bölgesine göç eden ilk Yunanlılar olmuş daha sonra, İtalyalar ve Korsikalar buraya yerleşmişler. Madagaskarlılar, Güney Amerikalılar ve Kuzey Afrika’dan Vietnam’a kadar pek çok göçmenin evi olmuş. Halen Korsikalı göçmenler burada yaşamaktadırlar. Son yıllarda kültürel çalışmalara önem verildiğinden, turizm açısından çok popüler bir yer haline gelmiş. Panier’in gelişmesi 16. 17. ve 18. yüzyıllara dayanıyor. O dönemde liman kenti olan Marsilya’ya zengin tüccarlar iş yapmak için gelmişler.Le Panier, bölgesine yarım gününüzü ayırarak dar sokakları,renkli binaları,duvar çizimlerini keşfedebilirsiniz. El sanatları ve yerel tasarımcı dükkanlarından keyifli alışverişler yapabilirsiniz.Montée des Accoules, Panier gezintinize başlamanızı tavsiye ettiğimiz nokta. Bu daracık sokaktan devam ederseniz Place des Moulins’e varacaksınız. Marsilya’nın en eski bölgesinde, fotojenik sokaklara açılan ilk adreslerden bir tanesi. Adını 17.yüzyılda burada bulunan değirmenlerden alan meydan aynı zamanda kuşatma anında halkın toplanma yeri olarak da kullanılıyormuş.
Buradan iki dakikalık bir yürüyüş ile Eski Kentin en çok fotoğraflanan sokaklarından Rue de Panier’e ulaşacaksınız. Bazar du Panier ve bunun gibi birçok butiğin bulunduğu sokak ününün hakkını veriyor. Sabah erken gittiğinizde birçok dükkan kapalı olacağı için fotoğraf çekmek için şahane olsa da butiklerin içine göz atmak için istediğiniz ortamı bulamayabilirsiniz. Rue de Panier’in sizi götüreceği adres ise Place des Pistoles. Marsilya gibi kocaman bir şehir de değilde küçük bir Akdeniz kasabası izlenimini edineceğiniz bu küçük meydanlardan ilki Pistoles Meydanı. Dükkanları yeni açan Fransızlar, yavaş yavaş yollara düşen turistler derken tatlı bir hareketlilik kazanıyor meydan. Pistole Meydanı’nı biraz daha popüler yapan nokta ise Vieille Charité.Vieille Charité: On yedinci yüzyılda fakirler için belediye tarafından hayata geçirilen bu bina, on dokuzuncu yüzyıl sonunda ise yaşı ve çocuklara hizmet vermeye başlamış. 1900’lü yıllarda Fransız ordusu tarafından da kullanıldıktan sonra bir süre kapalı kalan yapı, daha sonra kültür merkezine dönüştürülmüş. İçerisinde süreli sergilerin yanı sıra Akdeniz Arkeoloji Müzesi, Afrika Sanatları Müzesi gibi birden fazla barındırıyor.
Bölgeyi biz yayan olarak dolaştık. En kolay ulaşım yolunun metro olduğunu öğrendik. M1 hattından bineceğiniz metroda Colbert durağında inerek kısa bir yürüyüş sonrası bu güzel semte ulaşabilirsiniz. Marsilya'nın güzel kokulu sabunlarını da bu bölgeden aldık.

Akdeniz’in en büyük ticari limanına sahip olan, Korsikalı göçmenleriyle tanınan,sofralarından deniz ürünleri eksik olmayan,sarı binaların olduğu bu kent bugün Fransa’nın en kalabalık şehirlerinden biri haline gelmiş. Eski bir liman olan meşhur Vieux Port şehrin en merkezi ve en sosyal yerlerinden birisi. Viex port'un ortasında kocaman bir ayna var. Ayna tam tepenizde yer alıyor.
Öğle vakitleri Marsilya’nın telaşlı saatleri olarak gözümüze çarpıyor. Bu saatlerde hava güneşli ise restoranların önünde oturacak yer bulamazsınız. Kent sakinleri için saat 12’den 14'e kadar önemliymiş çünkü o saatlerde çalışmayıp, tatil yapıyorlarmış.
Bozulmamış tarihi yapısı, dar sokakları, çeşmeleriyle gün boyu dolaşmaktan zevk aldığımız Marsilya'da iki gün geçirmeyi planladık. 2013 yılında Avrupa Kültür Başkenti ünvanını almış bir şehri ve çevresini tanımak beni çok heyecanlandırdı. Seyahatimiz süresince hava çok güzeldi, insanlar çok yardımseverdi.

Marsilya farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş tipik bir Akdeniz şehri. Tarihi limanı, renkli caddeleri, sizi yüzyıllar öncesine götürecek yapılarıyla Marsilya’da farklı bir tat bulabilirsiniz.
gözlemleyebileceğiniz yerlerden biri. Sokakları fırınlar,sanat atölyeleri,sabuncu dükkanları
ile dolu. Le Panier'in en güzel meydanı Palace de Lenche. Sade, gösterişsiz ama kartpostal gibi .
Catedrale de la Major Katedrali |
Catedrale de la Major Katedral, Marsilya Katedrali olarak bilinir. La Painer semtinin denize bakan diğer tarafında olup,inşa emri , Napolyon Bonopart tarafindan1852 yılında nüfusun çok artması ve eski katedralin yetersiz gelmesi nedeniyle verilmiştir. Romanesk,Bizans ve Gotik tarzlarıyla inşa edilmiş 3000 kişilik bu katedralin dünyanın 6.büyük kilisesi olduğu söylenmekte olup, yapımı 1856 yılında tamamlanmıştır.
Basilique Notre-Dame de la Garde |
Genelde turistlerin çoğu şehrin her yerinden görünen tepedeki ünlü Basilique Notre-Dame de la Garde Kilisesi'ne gitmek icin Petit Train'i kullanıyordu.Limandaki özel durağından kalkan bu sevimli tren, limandan dolaşıp, Catalanes olarak geçen bölgede sahil boyunca gidiyor. Sahil boyunca, Monte Kristo romanında kontun hapsedildiği yer olan If şatosunun(Château d’If) olduğu adaları görebiliyorsunuz. Sonrasında mahalle arasına girip tepeye kadar çıkartıyor. Tepeye çıkınca 25 dakika ara veriyor ve aşağı inip aldığı yerde bırakıyor. Petite Tren, kişi başı 8 Euro. 25 dakikalık mola açıkçası bazilikayı gezmeye yetmiyor.
Biz Le Vieux limanından kalkan 60 no.lu otobüs ile de bu kiliseye ulaşabildik. Kilise çok güzel bir manzaraya sahip olup, içerisi bizim Ayasofya müzesini andırıyordu. Sanılanın aksine, Notre Dame de la Garde bir katedral değil bir bazilika. Bizans’tan ilham alan bu yapının mimarı Henry Espérandieu imiş. Kilise,şehri gezmeye başlamadan önce, şehre panoramik gözlem yapabileceğiniz bir konumda.
1853-1864 yıllarında yapılan ve Neo- Bizans örneği olan kilise, tematik duvar resimleri ile bizi büyüledi. 12 metre yüksekliğinde bir kaide üzerine yerleştirilen kilisenin çan kulesi ve 9,7 m.yüksekliğindeki Meryem Ana yaldızlı heykeli dikkatimizi çekti.
Cours Julien
Marsilya’nın bir başka görülmesi gerek mahallesi Cours Julien. Bir çok sanatçıya da ev sahipliği yapan bu bölgeye akşam üstü ya da daha geç saatlerde gitmenizi tavsiye ediyorum, çünkü burası insanlarla güzel olan bir yer. Biz öğle yemeğimizi burada yedik ve burada olmaktan büyük keyif aldık. Marsilya'nın bohem tarzını sergileyen bir bölgeydi. Alternatif barlar, cafeler,müzik dükkanları,butikler ve duvarları renk renk grafitilerle süslü olan bu bölge bizde Fransa'nın sokak sanatına ayrılan bir mahallesi izlenimini bıraktı.



Eski liman bölgesi
Şehrin en canlı yeri, Vieux Port da sizi kocaman aynalar bekliyor. Tavanı ayna kaplı yerde fotoğraf çektikten sonra buradan limana yanaşan tekneleri izleyebilir, güneşi batırabilirsiniz. Vieux Port'un güney rıhtımı;barlar cafeler butik dükkanlar gibi eğlenceli mekanlara da ev sahipliği yapıyor. Eski sokak aralarında dolaşıp, kilise,cafe ve dükkanları keşfedebilirsiniz. Buradan hem karada, hem denizde çeşitli turlara katılabilir veya sadece banklara oturup liman bölgesini seyredebilirsiniz. Le Petite Train ismi verilen küçük trenle şehir turu yapabilirsiniz.
Marsilya yazımızı bitirmeden sevdiğimiz birkaç adresi de not edelim…
- Georges: Lezzetli bir kahve için
- Bière de la Plaine: Gerçek bir Marsilya birası için
- Joli Rouge: Vintage sevenler için
- Lou Bedeou: Çizgi Roman koleksiyoncuları için
- Le Bar à Pain: Hamur işi sevdalıları için…
- Ego: Kendi dondurmasını kendi hazırlamak isteyenler için…
- La Caravelle Bar: Eski Liman’da güzel bir kokteyle güneşi batırmak isteyenler için
- Chez Etienne: Pizzadan vazgeçemeyenler için
- La Cantinetta: Marsilya’da İtalyan mutfağı arayanlar için
- Chez Fonfon: Yerel yemeklerle tanışmak için
- Le Four des Navettes: Marsilya’nın en eski fırınını merak edenler için
- La Samaritaine: Turist olarak güne başlamak için
- Torrefaction Noailles: Şehrin en eskilerinden birinde tatlı-kahve molası için
- Emilie and the Cool Kids: Tatlı krizi gelenler için
- Scuby: Vejetaryenler için
- Le Panier Mahallesi:Renkli sokakları,tarihi dokusuyla ünlü.
- Chateau d’If: Marsilya’nın açıklarında yer alan bu adadaki eski kale, Alexandre Dumas’ın ünlü romanı “Monte Kristo Kontu”nda da geçmektedir. Tarihi ve edebi bir yolculuğa çıkmak için burayı ziyaret etmenizi öneririz.
- Mucem (Museum of European and Mediterranean Civilisations):Modern mimarisiyle dikkat çeken bu müze, Avrupa ve Akdeniz medeniyetlerini keşfetmek için ideal bir mekandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder